Son Osmanlı alimlerinden Müftü Hafız Ali Efendi, kabri başında anıldı!
Kocaeli'de birçok hafız ve ilim idamını yetiştirmiş olan Karamürsel müftüsü Hafız Ali Efendi, vefatının 21. yılında kabri başında anıldı.
Hafız Ali Efendi, Kur'an-ı Kerim'i öğrenmenin, öğretmenin Kur'an'a hizmetin netameli olduğu o dönemin Türkiye'sinin zor şartlarında evini adeta bir medreseye dönüştürmüş ve eşi merhume Hatice Hanımefendiyle birlikte garip-gureba ve fakir-fukaraya açtığı evinde şefkat ve gayretle birçok hafızın ve ilim adamının yetişmesinde büyük gayretleri olmuştu.
Hafız Ali Efendi ve merhume eşi fedakarlıkla ilim talebeleri yetişsin diye gayret etmiş, sadece camii değil, evleri de kaynatılan çorbayla adeta dergaha dönmüştü. Öyle ki garip gureba temizlik ve banyo ihtiyacını da unutmayan Merhum Ali Efendi talebelerinin ve ihtiyaç sahiplerinin dahi sadece manen ilimle mücezzeh kılınması için gayret etmemiş, bir vakıf ruhuyla hareket etmişti.
Müftü Hafız Ali Yılmaz, elindeki bütün imkanları ömrünün son gününe kadar kullanarak dine hizmet etmeye gayret etti. Yetiştirdiği ve gözettiği insanlar, bugün Türkiye'nin ve Avrupa'nın çeşitli bölgelerinde hayatlarına devam etmekte ve çeşitli hizmetlerle insanlığa hizmet etmektedirler.
Müftü Hafız Ali Yılmaz Efendi aynı zamanda Türkiye'nin yakından tanıdığı isimlerden ilahiyatçı-hatip Rize eski Belediye Başkanı ve 20. Dönem Milletvekili Şevki Yılmaz'ın babası ve şu anda AK Parti Kocaeli Milletvekili olan Mehmet Akif Yılmaz'ın da dedesidir.
Haber Vakti
MÜFTÜ ALİ YILMAZ HOCAEFENDİ KİMDİR? (Doğum Hicri 1331(1913) / Vefat 9 Ocak 1999)
1331(1913) yılında Rize ilinin Çayeli ilçesi, Büyükköy beldesine bağlı Çavuşlu köyünde dünyaya geldi. Çavuşoğulları sülalesine mensup, Abid Çavuşoğlu’nun oğludur. Meşhur Külünkoğlu Hafız Hasan Efendi’nin tedrisatında 9 yaşında Kuran hafızlığına başladı. Hafızlığını bir yılda, abisi Hafız Salih Hulusi Efendi ile beraber tamamladı. 10 yaşına geldiğinde babasını kaybetti. Aile reisinin vefatı, 9 çocuklu bu aileyi derinden sarstı. Aynı yıl geçim sıkıntısı sebebiyle, Annesi Ayşe hanımefendi ve evlatları, daha önce akrabalarının göç ettiği Kocaeli ili İzmit ilçesinin Döngel köyüne yerleştiler.
Savaş sonrası Türkiye’sinin o zor şartları altında hayatta kalma mücadelesi verdiler. Anneleri; Osmanlı hanımı Ayşe Hatun, ilk muallime ve mürebbiyeleri oldu.
Gençlik çağına geldiğinde, Beykoz’daki Hz.Yuşa (as) tepesindeki askerliği sırasında, manevi ilimler üstadı, Mürşidi Kamil Medineli Osman Akfırat Efendi’nin hadis sohbetlerine katıldı. Askerlik dönüşü Kocaeli İzmit’e bağlı Alartı Köyü Camiinde Fahri İmamlık görevine, aynı zamanda kıt imkânlara rağmen hafız yetiştirmeye başladı. Oradan İzmit M. Ali Paşa Camiinin ilk İmam Hatibi oldu. Bu mahalledeki evi Hafız talebeler için yurt gibiydi. Eşi merhum Hatice Hanım kendi evlatlarına bakarken, büyük bir fedakârlıkla hafızlık yapmakta olan talebelere de annelik yapıyordu.
1948 yılında Baç karakolu polisleri M.Ali Paşa camiine ve Hocaefendinin evine baskın yaparak talebeleri, suç aleti (!) Kur’an-ı Kerimlerle beraber karakola getirildiler. Talebeleriyle beraber sorgulandılar. Ağır hakaretlere uğradılar. Bu olaya tanık olanların anlattıkları, sorgulama esnasında yaşanan bir olay ibretliktir: “Karakol amiri başkomiser Hocaefendinin gözünün önünde: “ hala bunlarla mı uğraşıyorsunuz” diyerek Kur’an-ı Kerimleri yere atar. Hocaefendi bu tablo karşısında gözyaşlarını tutamayarak, başkomisere “Allah senin gözlerini kör etsin” diye beddua eder. Çok geçmeden o komiserin gözleri kör olur.”
Ali Yılmaz Hocaefendi, bilahare milli şef İnönü iktidarının baskıları altında şehir merkezinde Kur’an talebesi yetiştiremeyeceğini anlayınca istifa ederek talebeleriyle beraber Karatepe Köyüne hicret etti. Karatepe Camii fahri imamlığına başladı. 1951 yılında Demokrat Partiyle gelen özgürlükler sebebiyle tekrar İzmit merkez M. Ali Paşa camiine geri geldi. M. Ali Paşa Camiindeki bu imamlık görevi esnasında, Osmanlının son dönem âlimlerinden Fatih Medreseleri Dersiamı Merhum Şevket (Sezen) Hocaefendi’den Arapça, Fıkıh, Akaid, Kelam, İlmi Beyan, İlmi Bedii gibi derslerini tedris ederek, icazetname aldı. Aynı yıllarda Kocaeli Müftüsü Merhum Emin Efendi’den İslam Hukukunun en zor bölümlerinden Feraiz(Miras Hukuku) ilminden de icazet alarak bu ilimlerdeki rüştünü ispat etti.
Diyanet İşleri Başkanlığının açtığı müftülük imtihanını başarıyla kazanarak 1955 yılında Müftü olunca, talebeleriyle beraber Kandıra’ya göç etti. Beş yıl Kandıra Müftülüğü’nün ardından Karamürsel Müftülüğüne tayin edildi. Buradaki 15 yıl süren görevi sırasında talep eden herkese bilabedel ders vermeye devam etti. Bu yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığından, Merhum Süleyman Hilmi Tunahan Efendiye gönül bağı olan bir Kur’an Kursu’nun kapatılma yazısı gelince “Ben içinde Kur’an okunan bir yerin kapatılmasını tebliğ edemem. Beni müftülükten azledip vaizlik görevine verin” talebi üzerine Gölcük Vaizliğine tayin edildi. Emekliliğine yakın Merhum Tevfik Bıyık Hoca Efendinin(Gölcükte büyük eserleri olan) becayiş teklifini kırmayarak Sapanca Vaizliğine tayin edildi. Oradan da emekli oldu.
Hafız Faik Çakır, Hafız Yaşar Bostan, Hafız Kadem Demir, Hafız Ali Kayacı, Hafız Hasan Kayacı, Hafız Celal Timur, Hafız Fadıl Konyalı, Hafız Veysel Kuzu, Merhum Hafız Abdurrahman Yılmaz, Merhum Hafız Nurettin Battal ve Merhum Hafız Bünyamin Duman gibi onlarca hafız yetiştirdi.
İmalık, Vaizlik, Müftülük ve Emeklilik yıllarından vefat edene kadar Arapça ve Fıkıh dersleri vermeye devam etti. Meşhur alimlerden Ahmet Karaosmanoğlu (topal Ahmed Efendi), Kocaeli merkez vaizi Sami Özakyol, İzmit Baç Camii ve İstanbul Yerebatan camii eski imamlarından Enver Baytan, Sakarya İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Fıkıh Alimi Prof. Faruk Beşer, Kocaeli Vaizi Dr. Ali Vasfi Kurt, eski S.S.K Genel müdürü Merhum İlyas Uzuner, Hayırsevenler Camii eski İmamı Merhum Hafız Hayri Demir, Yeni Cuma Camii eski İmamı Hafız Mustafa Sabri Bayrak, Hüseyin Paşa Camii İmamı Merhum Hafız Fikri Önay, İlim Yayma Cemiyeti Kocaeli Şube Başkanı Muhammed Karaosmanoğlu, Orhangazi’de Mali Müşavir olan iki gözü a’ma merhum Hafız Yusuf İzzettin Kaya, Askeri Hastane eski Başhekimi Kurmay Albay Dr. Ali Şener ve Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu gibi meşhur şahsiyetler de kendisinden ders almışlardır.
Hayatta olan talebelerinden Hâlen Kocaeli Vaizi Dr. Ali Vasfi Kurt,Hocasını şöyle anlatıyor: “1973’te, ortaokuldan sonra İzmit İmam-Hatip Lisesine başladığımdan, Hoca Efendinin Hakka yürümesinden önceki son demlerine kadar; Sarf Cümlesi, Avâmil ve İzhâr okuttuktan sonra yukarıda adı geçen a’mâ hâfızla yaptıkları Molla Câmî derslerini dinletmiş, Merhum Haci Zihni Efendinin, Muktedab, Müntehab, Müşezzeb ve el-Kavlu’l-Ceyyid adlı eserlerini, kendisinden daha önce dedesi Hafız Kadir’in okumuş olduğu nüshadan Merâku’l-Felâh’ı okutmuş, Mültekâ, Durer, Celâleyn Tefsîrinin, Cemel ve Sâvî hâşiyelerini, Kâdî Beydâvî Tefsîrinin, Şeyhzâde ve Konevî hâşiyelerini; yukarıda adı geçen Medineli Hacı Osman Akfırat efendinin Basîretu’s-Sâlikîn adlı eserini; Kandıra’da kendisinden önce müftülük yapmış olan Ergirili merhum Mehmet Ali Özokur efendinin notlandırdığı Fusûsu’l-Hikem hâşiyesini okutmuştur. Bu eserlerin dışında, öncelikle okuduğu okullarda başarılı olması için lisans, yüksek lisans ve doktora döneminde okutulmakta olan eserleri sorar ve o kitapları her fırsatta gözden geçirirdi. İlk günlerinde ona, her gün yalnızca bir cümle okuturken, son günlerinde uyuyana kadar devam eden en az elli sayfa süren ders mütâlaa ettirirdi. Yanlış okunan ibâreye hemen kulak kabartır, sebebi anlaşılamayan kaideyi ise hemen orada öğretirdi. Bir kelimenin hem telaffuzu hem de anlamında tereddüt ettiği her keresinde, iki, gözlüğünü birden takar ve o ince yazılı Kâmus Tercümesi’ne mutlaka bakar ya da baktırırdı.”
Ayrıca mirasım dediği oğlu Rize eski milletvekili İlahiyatçı Şevki Yılmaz da, dört yaşından itibaren vefat edene kadar kendisinden devamlı dersler almıştır.
Hayatı boyunca hatta Müftülüğü sırasında bile geçimine helal yoldan destek için bağ, bahçe ve hayvancılık işleriyle meşgul olurken talebelerini dinlemeyi ihmal etmezdi. Hayatı şu üç mecrada akıp gitti: “Talebe yetiştirmek, sohbet etmek ve ağaç fidanı dikmek…”
Altısı hayatta 10 evlat sahibidir.
1999 senesinin Ocak ayında İzmit Devlet Hastanesinde, hasta halde dudaklarından hiç bırakmadığı Kur’an-ı Kerim'i terennüm ederek, 86 yaşında Hakka yürüdü. Başiskele’deki Çavuşoğlu aile kabristanlığına defnedildi.
Makamı Cennet, ruhu şad olsun.