Yılbaşımıza ve yeni yılımıza girerken

Bilhassa bu karanlık asrın Müslümanlarının alacağı ve anlayacağı büyük derslerle dolu. Eşsiz Önderimiz Hz. Muhammed (sav) Efendimizin ve sadık Ashab-ı Kiram Efendilerimizin sevgi, saygı, barış, özgürlük ve kardeşlik devletine yürüyüşü olan Kutlu Hicretimizin 1446. yılını tebrik ediyoruz! 

Yarın akşam idrak edeceğimiz Yılbaşımızda; Filistinli mazlumlara ve Ülkemizdeki Muhacir Müslüman kardeşlerimize takındığımız kahredici tavrımız gibi yine garib, yine sahibsiz ve yine sessiz! 

Ferd, toplum, Devlet ve medya olarak tam bir gaflet içinde karşılıyoruz Hicri yılbaşımızı!

Hristiyanlığa dayalı Miladi Yılbaşında ise tam çılgınlık yaşanıyor halkı Müslüman olan İslam’a İsyan Ülkelerimizde! Hâlen Haçlı Yılbaşı resmi tatildir ülkemizde!

Ailesini, evlerini ve yurtlarını zulüm sebebiyle terk edenlere karşı ne Muhacir ruhu var ve ne de mazlum ve mağdurlara karşılıksız yurtlarını, evlerini ve imkânlarını seferber eden Ensar ruhu!

Tam iki asırdır Ebu Cehillerin Şirk düzenleri silindir gibi ezdi cesedlerimizi, ruhlarımızı ve yurtlarımızı! Ne sevgi, ne merhamet, ne kardeşlik ve ne de dayanışma ruhu bıraktı bu Kapitalizm (paraya tapma) dini!

Vatansızlıktan, imkânsızlıktan canını ve namusunu korumak için ülkemize sığınan Muhacir, Mülteci kardeşlerimizi rızık endişesiyle, aç kalırız korkusuyla yük gören zihniyet Muhacir ve Ensar arası kardeşlik antlaşması İnkılabını ve Hicret Ruhunu asla anlayamaz!

İki odası olan bir odasını, iki evi olan bir evini, iki hurma ağacı olan bir hurma ağacını, iki devesi olanın bir devesini Muhacir kardeşine bağışlayan bir Ensar- Muhacir kardeşler dayanışmasıdır unutup kutlamadığımız kutlu Hicret!

Miras Ayetleri ininceye kadar Muhacirleri öz kardeşleri gibi Miras haklarına ortak eden Ensar ruhunu, kardeşlerine miras vermemek için uğraşan zihniyet Muhacir ve Ensar arası kardeşlik antlaşması İnkılabını ve Hicret Ruhunu asla anlayamaz!

Mekke-i Mükerreme’den mecburi göç ederek Medine-i Münevvere’ye Hicret eden Muhacir Efendilerimiz ile gönüllerini Onlara açan Medineli Ensar Efendilerimizle adeta öz kardeşten daha candan tam bir Mü’min kardeş toplumu oldular!

Afrika, Afganistan, Doğu Türkistan, Irak, Suriye, Filistin ve diğer tüm mazlum halkları için Ensar- Muhacir dayanışması antlaşmasını yeniden yapacağımız ve yaşayacağımız günleri çok özledik çok!

Vatanını ve sevdiklerini Allah için terk etmek manasına gelen Hicret’i tüm Nebiler ve Onların izinden giden Muvahhid, muttaki mü’minler yaşadılar. 

Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Muhammed Mustafa (a.s) gibi.

Ashâbdan on bir erkek, dört kadın, Şuaybe Limanı’ndan bindikleri gemiyle Kızıldeniz’i aşarak, Habeşistan (Etiyopya) yani Afrika’ya ayak basması gibi.

“Vatan cüdâ olmak” ne demektir, yaşamayan anlayamaz. Anadolu evlatlarının gurbette 60 yılını geride bırakan gurbetçi gibi kimisi ekonomik sıkıntılardan, dün Bulgaristan’da olduğu gibi kimisi zulümden, Irak ve Suriye’de olduğu gibi savaştan. Allah’ımız böylesini bizlere yaşatmasın!

Ve kötülükleri, zulmü, cimriliği, düşmanlığı, nefreti, gıybeti, iftirayı, yalanı ve her türlü haramları terk manasındaki güzeli hicreti lütfeylesin!

Allah’ımız;

“Ümmetinden büyük günah işleyenlere Şefaat edeceğini müjdeleyen Peygamber Kıyametin Mahkemesinde, “Ey Rabb’ım!” diyecek, “Benim halkımdan (Ümmetimden) Müslüman olduğunu iddia eden bazı kimseler, bu Kur’an’ı tozlu raflar içine hapsederek terk ettiler. Kur’an hayatından batıl yollara hicret ettiler! Kimileri onu anlamak ve uygulamak niyeti taşımaksızın okudu; ölülerin ruhlarına üfledi; kimileri onun yerine, başka eserleri başucu kitabı hâline getirdi; kimileri onu, üzerinde çalışmalar yapmaya yarayan bir malzemeden ibaret gördü; kimileri de onun bu çağda geçerliliğini yitirmiş bir kitap olduğunu ileri sürerek hayatın dışına itti; bunların yaptıklarından ve bu kişilerden şikâyetçiyim yâ Rabb diyecek.” (Ana Hayat Yasamız Kur’an-ı Kerim Furkan Suresi 30. ayet meali ve tefsiri) ilahi mesajında şikâyet edeceği ümmetinden olmamak için ferd, aile, toplum ve devlet olarak tekrar İslam hayatına ve düzenine acilen hicret etmeyi ihsan buyursun!

Ve Allah’ımız;

Yeni 1446. Hicri Yılımızdaki maddi ve manevi çalışmalarımızı, birlik ve beraberliğimizi başta Filistin olmak üzere tüm dünya mazlumlarının siyonist ve emperyalist işgalci zalimlerin zulmünden ve işgallerinden kurtuluşuna vesile kılsın!

Yurtlarımızı, yuvalarımızı, nefislerimizi ve nesillerimizi yaygın maddi ve manevi hastalıklardan, zelzele, sel gibi bela ve âfatlardan, dâhili ve harici düşman işgallerinden muhafaza buyursun! Amiin

Nefsimizde, ailemizde ve ülkemizde “İslam Sözleşmesi”nin uygulanması, Mescid-i Aksa’mızın, Osmanlıcamızın özgürlüğü ve tatil olması dileğiyle Cuma Bayramımız mübarek olsun! Amiin.

Selam, sevgi ve duayla

 

1922 yılında Rize'den İzmit'e göç eden eski Karamürsel Müftüsü Ali Efendi'nin (r.a.) oğlu Şevki Yılmaz; 1955`de İzmit`te doğdu. İlkokulu 1967`de İzmit`te bitirdi. 1973 yılında İzmit İmam-Hatip Lisesi'nden mezun olduktan sonra, Derince Lisesi`ni de dışardan bitirdi. 1974 yılında MSP-CHP koalisyonunda, Adalet Bakanlığı Özel kalemi olarak görev yaptı. Şevki Yılmaz, İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü`nden 1980 yılında mezun oldu. Fakülte yıllarında Kartal Müftülüğünde Murakıp olarak memuriyet hayatına devam etti.