Gündem Rabıta değil irtibattır!
Allah aşkına Lillah aşkına Müslümanların asıl gaye ve hedefini örten faydasız gündemlerin oyuncağı olmayalım! Zerre İmanı ve Vicdanı olan Müslümanın asıl gündemi “Maddi ve Manevi yangınları nasıl söndürmeliyiz!” Olmalı!
Saidi Nursi hazretlerinin bir asır önce “Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Hey efendiler! Ben imanın cereyanındayım, karşımda imansızlık cereyanı var” dediği tartışılmaz hakikat tüm Müslümanların ilk gündemi olmalıdır!
Çünkü Küfür, Şirk, İnançsızlık ve imansızlık, Moda ve uyuşturucu yangınları altında yaralanan veya ölen gençlerimiz terör bombaları altında yaralanan ve Şehid olanlardan daha şansızdır!
Bir yandan İmansızlık, Amelsizlik ve Ahlaksızlık yangınlarını İlmi, İmani, Ameli ve Ahlaki değer suyuyla söndürmemiz için aramızda sarsılmaz bir irtibat vahdetini sağlamalıyız! Öbür yandan da Yeryüzündeki Din, Irk, Mezheb ve Tarikat ayırımı yapmadan tüm mazlumların çığlıklarına da irtibatlı bir dayanışmayla koşmalıyız!
Asırlık Doğu Türkistan, Keşmir, Kırım, Ahıska, Irak, Suriye ve Filistin özellikle Gazze direnişi karşısında sessiz kalanlar ve Mazlumlarla maddi Manevi İrtibatını kesenler Mü’minlerin Emiri, Hz. Ali Efendimizin buyurduğu gibi “…hem haklarını ve hem de şereflerini kaybederler!”
“Baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetlerini, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyenlere, haksızlık edenlere yakınlık, eğilim göstermeyin, onların fiillerine iştirak etmeyin, yardımcı olmayın, desteklemeyin ki, size ateş dokunmasın. Sizin Allah’ın dışında kulları durumundakilerden koruyucunuz, emirlerine itaat edeceğiniz otorite yoktur. Değilse Allah’ın yardımına nâil olamazsınız!” (Hud S.113) İlahi İhtarın gereği Zalimlerle dolaylı ve dolaysız irtibat halinde olanlar da zulmetmeseler de zalimlerdendir! Çünkü Zulme sessiz kalmakta, rıza göstermekte ve onların mallarını alarak Zalimlere destekte zulümdür! Onların ne rabıtalarına bakılır! Ne İbadetlerine! Ne de yüzlerine!
Osmanlı Cihan Devletinin yıktırtılmasıyla neticesinde doğan sahipsizlik ve İrtibatsızlık belası sebebiyle hepimizin Düşmanlar eliyle yok edilmemize devam ediliyor! Önce Afganistan sonra Balkanlar ve sırasıyla Azerbaycan, Arakan, Suriye, Irak ve Libya ve şimdi de asırlık kanayan yaramız dağlanan ciğerimiz Filistin mazlumlarının çoğalması belasıyla dilhun olduk! Ve olmaya devam ediyoruz!
“Ve işte sizin bu ümmetiniz tek bir ümmettir. (Dinin temel esaslarında ittifak ve İslam’a bütünüyle itaat eden İslam Milletidir.) Sizin Rabbiniz (yaratan, rızıklandıran, koruyan ve sizi eğitmek ve disipline etmek üzere kanun koyan sahibiniz) de Benim. Öyle ise Benden korkun (ve emirlerimi tutun” İlahi Emiri gereği birliğimizi ve irtibatımızı sağlayacak tek ilaç olan tek İslam Ümmeti olmak Ruhunu ve Şuurunu Cahiliye hastalıkları olan Kavmiyetçilik, Tarikatçılık, Mezhebçilik, Meşrebçilik (şu cu bu cu) ve Particilik bıçaklarıyla paramparça ederek ortak Düşmanlarımız Siyon-Haç şer şeytani Kuvvetlerine yem olduk! Allah hepimizi ıslah etsin!
Kan emici Vampir Emperyalist güçlerin, tüm Müslümanlara ve Ülkelerimize yönelik yüz yıldır uyguladıkları “Böl! Parçala! Yut!” tuzağını bozmak için şart olan Maddi ve Manevi Kuvvet hazırlamak için İlk Çare nedir!?
“(Eğer gerçekten iman ediyorsanız) Hepiniz, Allah’a olan İmani bağınıza ve Kulluk taahhüdünüze, sarsılmaz İpi Kur’an’a, İslâm’a sadakatle sarılarak, Allah’ın himayesine sığının. Birbirinize düşmeyin, bölük pörçük olmayın, parçalanmayın… !” “Kendilerine apaçık âyetler, deliller geldikten sonra, birbirinize düşerek bölük pörçük olup, parçalanıp, ayrı baş çekerek kasıtlı ihtilâf çıkaran, doğru bilgileri çarpıtan ehl-i kitap (Hristiyan ve Yahudileri) gibi olmayın. Onlar, işte onlar için büyük bir ceza vardır. (Ali İmran S.103-105)
“(Ey mü’minler! Hem) Allah’a, (hem) O’nun Peygamberine itaat ediniz; birbirinizle uğraşıp çekişmeyiniz; sonra korkaklaşıp kuvvetten düşersiniz; (kuvvetiniz elinizden gider, kâfirlerin ve zalimlerin güdümüne girersiniz.) Bir de (çeşitli zahmet, sıkıntı ve musibete) mutlaka sabrediniz, (her türlü düşman ve tehlike karşısında metanetli hareket ediniz ve gevşeklik göstermeyiniz) iyi biliniz ki Allah sabredenlerle beraberdir (onlara manevi destek sağlayacaktır (Enfal S.46)) İlahi Uyarılara uymak suretiyle önce Mümin Kardeşliğimizle birliğimizi ve irtibatımızı kuvvetlendirerek dirliğimizi ve dirilişimizi sağlamaktır!
Âlimlerin kendi aralarındaki ihtilafları çarşıya, pazara, sokağa ve ekrana taşımamaktır! İhtilafa konu mevzulardan süratle uzaklaşmak Mazlumların ve mağdurların gündeminin hadimi olabilmektir! Bir Hasan Elbenna, bir İzzettin Kassam, bir Şeyh Yasin, bir Sütçü İmam, bir İskilipli Atıf, bir Said Nursi, bir Seyda Şeyh Said, bir Esad Erbil’i, bir Mahmud Sami, bir Muhammed Zahid, bir Mahmud Efendi, bir M.Akif, bir Necib Fazıl, bir Seyyid Kutub gibi “Ya İstiklal! Ya Ölüm!” İmanı ve şiarıyla devam eden Milli Mücadelemizin Manevi Liderlerini örnek almak ve yeni nesillere de örnek olabilmektir!
Allah’ımızdan niyazımız ve duamız o dur ki;
Rabıtamız, sadece Allahımızla, Resulü Hz. MUHAMMED Efendimizle, emaneti İslam ile ve başta Gazze olmak üzere yeryüzünün tüm mazlumlarıyla kalbi ve fiili irtibatımızın olsun.
Amin!
Allah’ımız Müslümanlar olarak hepimizi İmani, Ameli, Ahlaki ve Cihadi gerçek gündemlerine döndürsün! Allah’ımızla, Resulü Hz. Muhammed (sav) Efendimizle ve Emaneti İslam ile kalbi ve fiili irtibatımız daim olsun. Amiin.
Nefsimizde, ailemizde ve ülkemizde “İslam Sözleşmesi”nin uygulanması, Mescid-i Aksa’mızın, Osmanlıcamızın özgürlüğü, tatil olması dileğiyle Cuma Bayramımız, mübarek olsun!
Selam, sevgi ve duayla.