Şevki Yılmaz İnegöllülerle Buluştu

Önceki akşam Kültür Sarayında düzenlenen programa Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Parti İlçe Başkanı Âdem Demirel, AK Partili bazı yönetim kurulu ve meclis üyeleri, bazı oda ve dernek başkanları, AK Parti Bursa Milletvekili Aday Adayları Bülent Temelli ve Faruk Coşkun ile çok sayıda davetli katıldı.

Konferans öncesi bir konuşma yapan İlim Yayma Cemiyeti İnegöl Şubesi Başkan Yardımcısı Mehmet Basmacı, “İlim Yayma cemiyeti 1951 yılında kurulduğunda bu cemiyete gönül verenler bir gençlik yetiştirme gayretindeydiler. Öyle bir gençlik ki devletini idare edecek kadar dirayetli olacaktı. İşte bu gençlik şu anda o samimi ve ihlaslı insanların dualarıyla yönetimdedir. İnegöl şubemizde 1952’de açılmış. O günden bu güne önemli katkıda bulunmuştur. Hayır peşinde koşmuşlardır. 150 kişilik bir yükseköğrenim erkek yurduda yapılacaktır” dedi.

DEĞER KATACAK PROJELERE AÇIĞIZ
Belediye Başkanı Alinur Aktaş ise, “Çalışmalar yaparken bir taraftan da şehrin sportif sosyal açıdan gelişmesi için faaliyetler yapıyoruz. Bu manada projesi, hedefi, bu şehre değer katacak, milli ve manevi değerlerimiz olan gençliğimizin yetişmesi adına değer katacak projesi olan varsa, madde manevi bunların hepsine açığız. Şevki hocamız neslimizin yetişmesi adına çok önemli çalışmalara imza attı” diye konuştu.

İNEGÖL’E ÖVGÜ
“Türkiye’nin dünü bugünü yarını” konusunda konferans veren Şevki Yılmaz, “İnegöl’e yabancı değiliz. Hikmet Şahin kardeşimizi ziyaret için gelmiştik. Elhamdülillah İnegöl o zamanlar da gördüğüm İnegöl’den çok daha ileride. İnegöllülere layık bir hale dönüştürülmüş. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum” dedi.

Yılmaz gerçekleştirdiği konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Türkiye’miz güzel vatanımız, hepimize ecdadımızın güzel bir emanetidir” ifadeleri ile sözlerine devam eden Yılmaz, “Allah’ın yeryüzünde insanoğluna emanetleri var. Bize ait hiçbir şey yok. En büyük emanet kuran-ı kerimdir. Allah’ın nimetlerini saymakla bitiremeyiz. Akıl sahibi olmak… Nimetleri sayabilecek bir mahkeme yok. Akıl daha büyük nimet. Aklı olmayanın hiçbir değeri yok. Göz nakli var ama akıl nakli yok. Allah’ın kullarına verdiği en büyük nimet kurandır. Kuran olmadığı zaman akıl neye yarar. O gencecik kıza tecavüz eden sapık adamın aklı yok muydu? Katil caninin aklı yok muydu? İneğe tapanların aklı yok mu? Var ama Kur’ansız akıl insanı eşkıya yapmaktan kurtarmaz. Kur’an nimetini asırlarca omuzlarında taşımış bir ecdadın torunları olarak bu gün yeryüzünde bu nimetten mahrum olmanın acılarını yaşıyoruz. Her tarafta perişanlık var.”

TÜRKİYE’NİN GİTMESİ DEMEK KIYAMETİN GELMESİ DEMEK
“Dün yeryüzünün çobanıydık. Arapça da 3 kelime birbirinin aynısıdır. Ummun, ummetin ve imamun. Um, çocuğun anasına denir. Ummet, anası hayatta olan topluluk demek. İmamun ise toplumun anası demek. Allah belediye başkanlarını, başbakanları, cumhurbaşkanlarını baba kökünden tarif etmemiş. Çünkü ananın rahmeti daha fazla... İdareciler, ana gibi topluma merhametli olsun diye Allah ana kökünden hitap etmiş. Kemal Kılıçdaroğlu diyor ki; bu Tayyip bey ağlıyor. Tabi sen ana değilsin ki ağlayacaksın. Ümmetin derdiyle dertlenen ağlar. Ümmetin anası ağlar. Bu ümmetin anasını 1908’de öldürdüler. Ümmet 100 yıldır üveydir. Irkçılık maskelerine bürünerek bu ümmeti paramparça ettiler. Osmanlı cihan devletini yok ettiler. İsrail devletini kurmak için iki cihan harbi çıkaracağız dediler. 50 senede küçük İsrail, 100 sene sonra büyük İsrail’i kuracağız dediler. 50 yıl tuttu. Osmanlı devletinden sonra Türkiye devleti kuruldu. Keşke bu devleti rahat bıraksalardı. Türkiye devleti hem madden hem de manen çökertilmek için savaş başlatıldı. Yunanın yapmadığı gâvurluğu bu millete yapmaya başladılar. Kurbanlar verdik. Bizim en büyük partimiz Türkiye olmalıdır. Türkiye partilerimizin önündedir. Tarikatlarımızın, cemaatlerin önündedir… Türkiye olmazsa o parti, o tarikat ne işe yarar. En büyük mal vatan malıdır. İktidar birazcık faizi düşürdü mallarınızın değeri arttı. 1986’da ne güzel barış vardı. En kötü iktidar iktidarsızlıktan iyidir. En kötü devlet devletsizlikten iyidir. Dünyanın ikinci yurdu burasıdır. Şehirlerin anası Mekke’dir. 2. Şehir ise Şırnak’ın Cizre ilçesidir. Onun için Anadolu çok önemli yer. Bu güzel vatan giderse Kâbe’de gider ve bir daha Müslümanların ayağa kalkma şansı yok. Kimse Türkiye’yi yenemez. Çünkü Türkiye’nin gitmesi demek kıyametin gelmesi demek”

SÖMÜRGECİLİK ORTADAN KALKSIN DİYE PEYGAMBERLER GÖNDERİLDİ
“Birincisi Dünyadaki sömürge ortadan kalksın diye. Peygamberler sömürgeler ortadan kalksın diye gönderilmiş liderlerdir. İstanbul fethiyle Roma yıkıldı. Dünya nüfusunun 4’te üçü doğuda yaşar. Nimetlerin de 4’te üçü doğuda, 4’te biri batıda. Allah adil. Bu dengeyi bozan var. Osmanlı bu dengeyi bozanlarla savaşan bir devletti. Fatih’in İstanbul’u fethi bir çağın kapanıp öbür çağın açılışıdır. Dünya nöbetinin tek başına devralındığı tarih… O tarihten itibaren dünya da aç sefil insan yok. Genç Türkiye’de ayağa kalmasın diye savaştılar”

ÖLÇÜMÜZ KUR’AN OLMALI
“Bu gün birçok ülke de yangın var. Suriye, Doğu Türkistan, Irak, Filistin’de yangın var. Neden? Çünkü biz Allah’ın dinini kurban ettik. 100 yıl Cumamızı Pazara kurban ettik. Kur’an-ı kerimi rafa kaldırdık, maalesef kabirlere kurban ettik. Kur’an-ı kerim kadir gecesi indi. Ölçümüz Kur’an olmalı. Kur’an insanoğlunun ölçü kitabıdır, ölü kitabı değil”

HAYATTAYKEN CUMHURBAŞKANINA SAHİP ÇIK
“Adnan Menderes bayrağı devraldı. Geldiği tarih kolay bir tarih değil. Bayram namazı kılacak adamı milletvekili yapmadılar o dönemler. Öyle bir Türkiye var geldi ve 10 sene bu İttihat Terakki’lere, Osmanlı Devletini yıkanlara 10 yıl dayanabildi. Büyük mücadele verdi. Menderes ile bizim suçlarımız aynıdır. Gelecek hafta ölümünü rahmetle anacağımız o büyük adam Necmettin Erbakan hocamıza bayrağı devrederken, 28Şubat’taki işlediğimiz suçlar, Menderes’in suçlar ile aynıdır. 3 tane suçumuz var. Şimdi Cumhurbaşkanımız bu suçu işliyor, Başbakanımız bu suçu işliyor. Öldükten sonra insanlara sahip çıkmayın. Öldü, ne faydası var size. Hayattayken cumhurbaşkanına sahip çık. Hayattayken Başbakanına sahip çık. Çünkü onlar bizim için can bedeli ödediler”

OTOBÜS GİTTİ ATATÜRK KURTULDU
“3 tane suçumuz var. 1 Türkiye’yi sevmek, Türkiye’yi kalkındırmak. 1950’li yıllarda ne tren yolları var ne deniz yolları. Bu hızlı trenin mimarı Profesör Doktor Necmettin Erbakan’dır. Bizim dönemde bu proje hazırlandı. Hocamızın talimatı ile proje bitirilmiş ama toplantıda masaya vurmuş o zamanki generaller. Bu treni size yaptırmayız diye. Dünyada toplu taşımacılık köle ülkelerdedir. Var mı Almanya’da otogar? Almanya’nın hangi şehrinde otogar var? Otogar köle ülkelerde olur. Hızlı tren var neden otobüse binsin. Uçak var. Şimdi 75’e Rize’ye, Trabzon’a gidiyorsun. Tabii ki saldıracak adamlar. Müşterileri pazarları ortadan kalkıyor. Bizde Belediye Başkanı iken dedik hızlı gemi getirelim. 3 günde gemi geliyor. İstanbul’dan gemiye binen bir kişi 3 günde Trabzon limanına geliyor. Hangi devirdeyiz? Öyle bir şey olur mu? 13 saatte Danimarka’dan teklif aldık. 13 saatte Trabzon’a gelecek. Bende o zamanlar acemi siyasetçiyiz bilmiyoruz ki. Hemen müjdeledim. Çay mevsiminde yeni gemi otobüsü geliyor. Ertesi gün bir saldırı başladı bana medyada. Atatürk düşmanı diye. Laiklik düşmanı. Otobüs gitti Atatürk kurtuldu.”

D8’LERİN MİMARI MENDERES’TİR
“D8’lerin mimarı Menderes’tir. İdamının nedeni de budur. Hiç okumayan bir nesil haline geldik. Maliye Bakanı neden asıldı? Dış işleri Bakanlığının ihtilal ile ne ilişkisi olabilir? 100 tane öğrenci kavga etmiş, ordumuz kurtarıcı, müdahale etmiş hükümete”

OSMANLI AİLESİ’Nİ SORMASINI CANIYLA ÖDEDİ MENDERES
“Birçok Mahkemeye girdim. Bunların temel nedeninde ise Osmanlı’yı methetmemdir. Ben Osmanlı’nın torunu değilim. Ben Osmanlı’nın oğluyum. Benim babam Osmanlı vatandaşı. 15 Yaşına kadar Osmanlı Nüfus Cüzdanını kullanmış. Ondan sonra da Türkiye cüzdanı kullanmış. Ben şimdi babama savaş mı açayım. Osmanlıyı yok ettiler ve çok büyük intikam aldılar. Osmanlı Ailesi’ni sormasını canıyla ödedi menderes. Kaç kişi biliyor. Gece yarısı pijamalarla kovuldu Osmanlı ailesi. Hatta o zamanki Şehzadeler dedemiz Fatih için, Ürdün’e yani batıya değil de doğuya gönderin bizi en azından dediler. Ama onlar doğuya değil batıya göndereceğiz dediler. Çünkü batılılar öyle istiyor dediler. Osmanlı şehzadeleri 30 yıl Paris’te dilendi gençler.”

ERBAKAN’DAN KURTULDUK BAYRAM EDERKEN, KASIMPAŞALIYA RASTLADIK
“Menderes asılmasaydı bugün Türkiye Japonya’yı geçmiş, Hocamız ihraç edilmeseydi Türkiye Kore’yi geçmişti. Bu millet hep karışsın diye darbe üstüne darbe. Şimdi ne Apo vardı, ne PKK vardı nede başka bir şey, eğer o günlerde ağır sanayi tamamlansaydı. Bugün ki bölünme planlarını o gün biliyorlardı. Bu nedenle bu milletin zenginleşmesi gerekiyordu, bunun için çalışmalar yapılıyordu ama müdahale ettiler. 12 Eylül ile darbe üstüne darbe. Ama hareket hiç durmuyor. Hocamızı yasakladılar. Bizden birini getirdiler, Özal Allah rahmet eylesin. Bizden diye zannettiler, o da sağ gösterdi sol vurdu. Dediler buda aynıymış. Onu da şehit ettiler. Tekrar biz geldik 28 Şubat’ta. Refah nasıl kuruldu hepiniz biliyorsunuz. Memur memnun. Köylü memnun. Esnaf memnun. İlk defa denk bütçe olmuş. Denge bozulmuş. İlk defa faizler düşürülmüş. Ve 28 Şubat’ı da Fransa’da, bütün dünya masonlarının 14 Şubat’ta aldığı kararla yıkmaya karar verdiler. Belgelerin hepsi mevcut… 14 gün sonra 28 Şubat dönemini başlattılar. O gün hocamızın bugün anlayabildiğimiz anlamıyla, kan dökülmeden o tehlikeli dönem atlatıldı. Bin yıl sürecek diyor generaller, savaşlar ve ihtilallar. Siz nerdesiniz bakın ben İnegöl’deyim. Erbakan’dan kurtulduk bayram ederken, Kasımpaşalıya rastladık. Cenab-ı Allah asla bu ülkeyi anasız bırakmaz. Elhamdülillah o gün ki Türkiye’den bu güne. Ne günlerdi ya rabbi”

TÜRKİYE’NİN YIKILDIĞI AN, KÂBE’NİN YIKILDIĞINI DUYARSINIZ
“28 Şubat’ta bize savaş açsaydılar biz yenilirdik. Onlar savaşı yanlış oynadılar. Allah’a savaş açtılar. Allah’a savaş açtın mı belin kırılır. Kamusal alana Allah giremez diyor. Bin yıl sürecek diyorlardı. Ne oldu? Bu Allah’ın yardımı dışında olacak bir şey değil. Çünkü Türkiye yenilemez. Çünkü İstanbul, Mescid-i Aksa’nın, Mescid-i Nebevi’nin ve Kâbe’nin kaskosudur. Allah Resulünün İstanbul’un fethini müjdelemesindeki 2. neden budur. Kâbe İstanbul’dan korunur. Onun için Türkiye’yi kimse yenemez. Türkiye’nin yıkıldığı an, Kâbe’nin yıkıldığını duyarsınız. Kâbe yıkılamaz. Bize bu emaneti verdi”

ERBAKAN HOCAM, SENELERCE BU ÜLKEYE FAİZİ ANLATTI
“Avrupa’da hiçbir Avrupalı, faize karşı olmayan bir lidere oy vermez. Avrupa’da Hıristiyan partiler, faizi düşüreceğine dair madde koyduruyor. Hans anladı sen anlamadın. Neden ben faizi azaltan kardeşimi seviyorum? Davutoğlu Hocamı seviyorum, faize karşı oldukları için. Bir yükseltsin bakalım. Faizi kim düşürmek istiyorsa, o iktidarın yolu dorudur. Neden yol yapıyor? Köprüler yapıyor. Nasıl hava alanları yapılıyor… Nereden geliyor bu para? Faizi düşürdüğü için. Erbakan Hocam, senelerce bu ülkeye faizi anlattı.”

BİZ BİRBİRİMİZ İLE UĞRAŞMAYACAĞIZ
“Bütün tarikatlara, cemaatlere sesleniyorum. Şimdi hizmet, şimdi nesil yetiştirme zamanı. Devleti ele geçireceğiz. Bunu bırakın. Devlet emin ellerde rahat edin. Bütün STK’ların, bütün tarikatların ve cemaatlerin tek amacı olmalı; Türkiye’yi güçlendirmek. Kendilerini değil Türkiye’yi güçlendirmek. Buda imanlı nesil ile olur. Ahlaklı nesil ile olur. Nesil yetiştireceğiz. Türkiye ancak bununla süper güç olabilir. Yoksa Kızılay devleti olmaktan kurtulamaz. Kızılay devleti ne demek hocam? Yani mazlumlara, yoksullara çadır kuran, yemek dağıtan bir devlet. Eskiden Endonezya’ya kadar gidiyorduk, şimdi Suriye’ye gidemiyoruz. O günler de gelecek. O günlerin gelmesi için Türkiye’nin ayağa kalkması lazım. Türkiye’nin süper güç olması lazım. Daha henüz yolun başındayız. Biz birbirimiz ile uğraşmayacağız. Nedir bu haset?” dedi.

1922 yılında Rize'den İzmit'e göç eden eski Karamürsel Müftüsü Ali Efendi'nin (r.a.) oğlu Şevki Yılmaz; 1955`de İzmit`te doğdu. İlkokulu 1967`de İzmit`te bitirdi. 1973 yılında İzmit İmam-Hatip Lisesi'nden mezun olduktan sonra, Derince Lisesi`ni de dışardan bitirdi. 1974 yılında MSP-CHP koalisyonunda, Adalet Bakanlığı Özel kalemi olarak görev yaptı. Şevki Yılmaz, İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü`nden 1980 yılında mezun oldu. Fakülte yıllarında Kartal Müftülüğünde Murakıp olarak memuriyet hayatına devam etti.